2659 entry daha
  • helalleşin arkadaşlar en güzeli.bu helalleşme olayına dini taraftan bakmayın.karşılıklı son sözleri söyleyin ve de defteri öyle kapatın.bu gerçekten her taraf için en huzurlusu olacaktır.
    ister aşk ilişkileri olsun,ister arkadaşlık ya da işte profesyonel ilişkiler olsun temiz temiz konuşarak çözmeye,işi bitirmeye bakın.
    böyle intikam olayları falan kan davasına döner sonrasında.sidik yarışına falan da gerek yok.
    boşuna intikam için harcanan zaman,düşünceler,imkanlar bunları kendiniz için daha faydalı şeylere harcayın.
    eyvallah de geç git.temiz iş olsun…
  • insan nefsinin mertebeleri vardır, önüne gelen her keyfi yaşayan, her gurur kırıcı olayda benlik duygusunu azgın bir hayvan gibi insanların üstüne salan nefisle, affedebilen nefisler arasında muazzam derecede bir derece farkı vardır.

    kötülük görme ve buna karşı aksiyon alma bakımından nefis mertebelerini değerlendirirsek.

    nefs-i emmare : kötülüğü emreden nefis, günah işlemekten rahatsız olmayan, vicdan azabı çekmeyen nefis. ( iman taşımayan nefis )

    nefs-i emmare sahibi kötülüğe kötülükle genellikle daha fazla kötülükle karşılık verir ve bundan pişman olmaz.

    ____________________

    nefs-i levvame : kendini levmeden, suçlayan, hatalarından pişman olan ama sık sık aynı hatalara düşen, ama kalbinde iman olduğu için yine pişman olan vicdan azabı yaşayan nefis.

    bu nefis mertebesindeki kişi benlik duygularından henüz sıyrılamamıştır, kötülüğe kötülükle karşılık verme ihtimali yüksektir, bedeni yeteri kadar terbiye edilmemiş olduğundan hatalara çok düşer, ama kötülüğe karşı yaptığı kötülükten pişman olur, keşke karşılık vermeseydim der, demese de içinde bir vicdani saıkıntı yaşar. minimum mü'min olan mefis mertebesi budur. günahtan, kötülükten vicdani bir azap, sıkıntı, huzursuzluk duymayan kişi, yüz bin kere hacca gitse dahi allah katında mü'min değildir. mü'min işlediği günahtan sıkıntı çeker.

    ____________________

    nefs-i mulhime : ilhama açık nefis, kötülüklerden, kavgalardan, günahlardan çoğunlukla sıyrılmıştır, hali beden ve ruh arasındaki dengede ruha kaymış, ama bedenin dengesizliklerinden nadiren de olsa hataya düşme payı yine olan ama hatasından çok çabuk dönen, mesela bir harama gözü iliştiğinde bundan hoşlanan ama aklına allah, günah, haram gelip gözünü çeviren nefis mertebesi budur. levvame gibi sürekli günaha düşen bir fasık değildir ama günah yine de cezbedicidir, sakınmak için uğraşır durur.

    bu nefis mertebesinin kendisine karşı yapılan bir kötülüğe karşı gururu incinir, enaniyeti kabarır, belki ona yenilir ve cevap, karşılık vermeye de yeltenir ama toparlanıp kalp kırmaktan, kötülüğe kötülükle karşılık vermekten çoğunlukla sakınır. bu durumlara karşı kendine güvenmediğinden insanlardan kendisini çekmeye, uzlete meyillidir.

    ____________________

    nefs-i mutmainne : tatmine, hakiki iman lezzetine ulaşmış nefis. bu nefis mertebesiyle birlikte veli'lik makamı başlar. bu mertebedeki bir kişi haram gördüğünde "dopamin" salgılamaz, yani keyif almaz, gözünü kaçırtırkenki hissiyatı "çok güzel ama bakmamalıyım" değildir, görür ve allah'ın emrine yapılan itaatsizlikten rahatsız olur, gördüğü için kendisine kızar, genel halinde olan şey o günaha karşı duyduğu "tiksintidir" ( dikkat edin insana değil, günaha karşı duyduğu tiksintidir )

    ben bu nefis mertebesinde olduğunu ya da bu mertebeden geçtiğini düşündüğüm bir insandan şu sözleri işitmiştim : "bir kadına bakıp şehvet duymakla, kasaptaki etlere bakıp şehvet duymak bana aynı gibi geliyor" halbuki gençliğinde kadın konusunun kendisini ne kadar zorladığından bahsederdi, ilerleyen, imanı içselleştiren, haramı hal diliyle nefsine gerçekten öğretmiş bir nefis.

    bu mertebedeki bir insanın kötülüğe kötülükle karşılık vermesi mümkün olmamakla birlikte, o kişi bunun aklına gelmesinden dahi rahatsız olur, kendisinde bir kusur olduğunu düşünür, mutmain nefis her daim herkese iyilik yapar, şahsi kötülüklerin peşine düşmez.

    ____________________

    nefs-i radiyye : allah'dan razı olmuş nefis. bu mertebedeki bir nefis, başına gelen her şeyin kendi hatalarından ya da allah'dan geldiğine tamamen ikna olmuştur, yani bir başkasının kendisine yaptığı kötülük kendi kusurlarından dolayı oluşmuş ya da allah'dan bir imtihan olarak gelmiş bir şey olarak görür ve onu kucaklar. hz.isa'nın "sana tokat atana öteki yanağını çevir" tavrındaki ifadesi radiyye mertebesinin bir göstergesidir. "hiç kimse bana allah'ın izin vermediği bir kötülüğü yapamaz, o halde bu benim hakkımda razı olmasa da allah'ın izin verdiği bir şeyse o halde ben hem allah'dan, hem o'nun izin verdiği kötülükten hem de bu kötülüğü yapan kişiden razıyım.

    ____________________

    nefs-i merdiyye : allah'ın kendisinden razı olduğu nefis. radiyye mertebesinde uzunca bir süre allah'dan razı olduğunu isbat eden nefis bu mertebeye erişir. merdiyye makamındaki nefis allah'da fani olmuş nefistir. tabir-i caizse vahdet-i vucuda ermiştir, her şeyde allah'ı görür, bela yok, allah var, kötülük yapan yok, allah var, iyilik yapan yok, tokat yok, acı yok, sadece allah var. biri böyle bir kişiye küfrederken bu mertebedeki bir nefis ne günahı görür, ne küfür edeni görür, ağzından tükürükler saçarak kendisine hakaret eden kişide zaman o an durmuş gibi, allah'ın isimlerini temaşa eder, ağzından çıkan tükürüğün ağız sağlığı için önemi, allah'ın bu insana karşı ne kadar cömert olduğu, gözlerinin, ellerinin ne kadar muntazam yaratıldığını düşünebilir. o eşyaya değil her zaman her daim ardındakine bakar. onun için artık ne iyilik ne de kötülük kalmıştır, her şey allah'ın isimlerinin tecellisidir. allah'ın rızasına ermiş nefis budur.

    ____________________

    nefs-i safiye : %100 saflığa, temizliğe ermiş, nura gark olmuş nefis, bu nefis mertebesine belki 1 belki de birkaç nefis ermiştir, ama benim tahminim o sadece bir kişidir, doğrusunu allah bilir. keşke o'na sorabilsek, "ya resulallah sen bize bizim nefis mertebelerimize göre nasihatler ediyorsun, bizim seyrimize yardımcı olacak bizi bir sonraki nefis mertebesine götürebilecek alışkanlıkları öğütlüyorsun, peki sen ne hissediyorsun, hamile kızın zeynep sana doğru kaçarken devesinden düşürülüp ölüm döşeğinde sana ulaştığında neler hissettin, eşine falanla zina etti dediklerinde neler düşündün, olayı nasıl değerlendirdin, sana gönülden bağlı insanlara yapmadıkları eziyet kalmadığında ötelerde nasıl hissettin" diye.

    bu nefis mertebesi, makam-ı mahmud'a ulaşacak nefis mertebesidir.
    övgüde haddi aşmamak lazım ama zannediyorum olaylara, hadiselere allah'ın baktığı bakış açısından bakabilmeye en yakın nefis mertebesi herhalde budur.

    doğrusunu elbette allah bilir.

    oturur ağlarsın bir köşede,
    bilir misin ağlatan o'dur, ağlayan o.
    yalnızlığı yudumlarsın gecelerde
    yalnız bırakan o yalnızlığını paylaşan o.
    vefa bekleme insanlardan
    vefasızı nasipsiz bırakan o
    dertlenme nasipsizim diye
    seninle dertlenen o,
    nasipsizliği seninle hisseden o.
    sana yapılan o'na yapılmıştır anla
    allah'ın esmasıyla sakın, intikam alma.
    sana vermedi o dili, başkası da incinsin diye
    incitirsen, hatırla ki incinen o, inciten o.

    ________

    hazer kıl, kırma kalbin kimsenin cânını incitme
    esîr-i gurbet-i nâlân olan insânı incitme
    tarîk-i aşkda bî-çâre-yi hicrânı incitme
    sabır kıl her belâya hâne-yi rahmân’ı incitme

    felekde hâsılı insân isen bir cânı incitme
    günâhkâr olma "fahr-i âlem-i zîşân"ı incitme
  • çok şükür bundan tam bir yıl kadar önce defalarca maruz kaldığım aynı biçimdeki kötülükler silsilesi üzerine affediciliğin yalnızca kötülüğün gamsızca sürdürülmesine hizmet ettiğini fark edip ardından ettiğim yeminle olmaktan çıktığım kişiliktir. o günden sonra da gördüğüm tüm kötülüklerin her biri için tek tek aynı şekilde intikamlarımı bir bir aldım. çünkü edenin kendi kendine bulmadığı, ona bizzat buldurmanız gereken bir çağda yaşıyoruz.
  • allah'a havale etmek en büyük intikam zaten.
    (bkz: o işini bilir)
  • intikam için kötülük yapmak da kötülük.
  • ondan bi farkın kalmayacağı için gereksiz bir eylem olur.fark yaratmak istiyorsan sessiz kal.
    eden bulur kesinlikle.görünmezin adalet terazisi hiçbir zaman şaşmaz.
  • çok ilginç gerçekten. güçsüzlüğün adı "iyilik", sünepeliğin adı "iyi huyluluk", düşmana boyun eğmenin adı "itaatkârlık" ve nietzsche'nin deyişiyle, "intikam almaktan aciz olma"nın adı "affedicilik" olmuş.
  • elime fırsat gecerse muhtemelen affetmem ama özellikle de kasmam yani intikam alcam diye
    senle mi ugrascam bsg
  • karma, ilahi adalet biz bunları boşuna mı anlattık o kadar.
  • araf 199. ayet: sen af (veya kolaylık) yolunu benimse, (islam'a) uygun olanı (örfü) emret ve cahillerden yüz çevir.
88 entry daha
hesabın var mı? giriş yap